EKONOMİSTLERİN ENDİŞE KAYNAĞI: DEFLASYON

DEFLASYON ve SONUÇLARI


Deflasyon, tipik olarak ekonomideki para ve kredi arzındaki daralma ile ilişkili olan mal ve hizmet fiyatlarındaki genel düşüştür. Deflasyon sırasında para biriminin satın alma gücü zamanla artış gösterir.

Kaynak: telegraph.co.uk

DEFLASYON NEDİR?


Deflasyon, varlık ve tüketici fiyatları zaman içinde düştüğünde meydana gelir. Bu, alışveriş yapanlar için harika bir şey gibi görünse de, yaygın deflasyonun asıl nedeni talepte uzun vadeli bir düşüşe neden olmakta ve çoğu zaman yaklaşmakta olan bir resesyona işaret etmektedir. Bu resesyonla birlikte; yatırımlara gelmiş darbe, iş kaybı ve maaşlarda düşüş görülür. Resesyon kötüleştikçe deflasyon da artar. İşletmeler, tüketicilerin ürünlerini satın almalarını sağlamak için çaresizlik içinde fiyatları düşürürler.

Deflasyon genellikle para ve kredi arzındaki daralma ile ilişkilendirilir. Ancak verimlilik artışı ve teknolojik gelişmeler nedeniyle de fiyatlarda düşme yaşanabilir. Fakat ekonominin, fiyat seviyesinin ve para arzının azalması ya da artması, farklı yatırım seçeneklerinin ortaya çıkmasını ve yatırımcılara çekici gelmesine her koşulda ön ayak olabilir.

Bazı durumlarda deflasyonun iyi etkileri de görülebilir. Büyük Buhran'ı takiben, deflasyon yüksek işsizlik ve artan borçlarla çakıştığında, ekonomistlerin çoğu deflasyonun olumsuz bir fenomen olduğuna inanıyordu. Sonrasında, çoğu merkez bankası para politikalarını -enflasyonu veya daha çok borç almayı teşvik etse bile- para arzında tutarlı artışları sağlamak için yeniden düzenlemiştir.

Deflasyon tüketicilere fayda sağlar çünkü zaman içinde aynı gelirle daha fazla mal ve hizmet satın alabilirler. Bir yatırımcının bakış açısından değerlendirecek olursak, büyük nakit rezervleri biriktiren veya nispeten az borcu olan şirketler deflasyonda daha cazip görünür. Bunun tersi de az miktarda nakit parası olan borçlu işletmeler için geçerlidir. Deflasyon ayrıca, verim artışını teşvik eder ve hisseler için gerekli olan risk primini artırır.


DEFLASYONUN NEDENLERİ


Tanım olarak, parasal deflasyon sadece para arzında ya da paraya çevrilebilecek finansal araçların arzındaki bir azalmadan kaynaklanabilir. Modern zamanlarda, para arzı, Federal Rezerv (FED) gibi merkez bankalarından etkilenir. Para ve kredi arzı düştüğünde, ekonomik verimde uygun bir düşüş olmazsa, o zaman tüm malların fiyatları düşme eğilimindedir. Deflasyon dönemleri en çok uzun yapay parasal genişleme dönemlerinden sonra ortaya çıkar.

Bununla birlikte, fiyatlardaki düşmeye bir dizi başka faktör de neden olabilir; örneğin, mal ve hizmetlerin toplam talebindeki düşüş, verimliliğin artması, vb. Toplam talepteki düşüş tipik olarak düşük fiyatlarla sonuçlanır. Bu değişimin nedenleri arasında azalan devlet harcamaları, borsadaki düşüşler, tüketicilerde görülen tasarruf yapma, biriktirme arzusu ve para politikalarının sıkılaştırılması (yüksek faiz oranları) bulunuyor.

Kaynak: armstrongeconomics.com

Düşen fiyatlar, ekonominin dolaşımdaki para ve kredi arzından daha hızlı büyüdüğü durumlarda da doğal olarak gerçekleşebilir. Bu durum özellikle ekonomideki verimliliğin teknolojiyle birlikte arttığı ve teknolojik gelişmelerden yararlanan ürün ve sektörlerin yoğunlaştığı durumlarda meydana gelir. Şirketler teknoloji ilerledikçe daha verimli çalışırlar. Bu operasyonel iyileştirmeler, düşük üretim maliyetleri ve tüketicilere düşük fiyatlar biçiminde yansıyan maliyet tasarruflarına yol açar.

Verimliliğin artması nedeniyle gerçekleşen deflasyon, bazı sektörlerde farklı işler. Örneğin, verimliliğin artmasının teknoloji sektörünü nasıl etkilediğini düşünün. Son birkaç yıldaki teknolojik gelişmeler, verilerin gigabayt başına ortalama maliyette önemli düşüşlere neden olmuştur. 1980'de, 1 gigabaytlık veriyi saklama maliyeti ortalama 437.500 dolardı. 2010 yılına kadar bu ortalama maliyet 3 dolara kadar düştü. Bu düşüş, teknolojiyi kullanan ürünlerin fiyatlarının da önemli ölçüde azalmasına neden oldu.

TÜFE NEDİR?


Deflasyon, Tüketici Fiyat Endeksi'ndeki bir düşüş ile ölçülür. Ancak TÜFE, önemli bir ekonomik gösterge olan hisse senedi fiyatlarını ölçmemektedir. Başka bir deyişle, borsa düştüğü zaman, TÜFE insanların cüzdanlarında hissettiği şekilde önemli bir deflasyon göstergesini es geçebilir. Bu ekonomik göstergeye dair kapsamlı farkındalık, borsada dramatik bir düşüşün deflasyona yol açıp açmayacağının etkili bir şekilde ölçülmesi için önemlidir.

TÜFE evlerin satış fiyatlarını da içermemektedir. Bunun yerine, kiralardan elde edilen ev sahibi olmanın aylık karşılığını hesaplar. Bu da yanıltıcıdır, çünkü kira fiyatları düşebilir. Bu durum genelde faiz oranları düşük ve konut fiyatları yükseldiğinde geçerlidir. Tersine, yüksek faiz oranları nedeniyle konut fiyatları düşerken, kiralar yükselme eğilimindedir. Bu nedenle, TÜFE rakamları konut fiyatları yüksek ve kiralar düşük olduğunda yanlış bir değerlendirmede bulunabilir.

DEFLASYONUN SONUÇLARI


Deflasyon ekonomik büyümeyi yavaşlatır. Fiyatlar düştükçe insanlar satın almayı bırakır. Daha sonra daha iyi bir fiyattan alım yapabileceklerini umarlar. Yeni bir cep telefonu, iPad veya TV almayı düşünürken muhtemelen bu durumu kendiniz deneyimlediniz. Mesela bu yılki telefon modelini daha ucuza almak için gelecek yıla kadar bekleyebilirsiniz.

Bu, üreticilere sürekli olarak fiyatları düşürmeleri ve yeni ürünler üretmeleri konusunda baskı yapar. Tüketiciler için her şey iyi olabilir ancak sabit olarak fiyat düşürmenin anlamı düşük maaş ve daha az yatırım harcaması anlamına gelir. Bu nedenle sadece Apple gibi takipçilerinin sadık kaldığı şirketler bu pazarda başarılı oluyorlar.

Deflasyon enflasyondan daha kötüdür çünkü faiz oranları sadece sıfıra düşürülebilir. Bu seviyeden sonra merkez bankaları diğer araçları kullanmak zorundadır. Ancak işletmeler ve kişiler az varlığa sahip oldukları sürece talebi daha da azaltarak daha az harcarlar. Faiz oranlarının sıfır olup olmadığını da umursamazlar çünkü borç almıyorlar. Anlayacağınız çok fazla likidite vardır ancak faydası yoktur. Bu ölümcül duruma likidite tuzağı denir.

Deflasyon ve etkilerine dair bilgilerin verildiği bu videoyu da izlemenizi öneririz:

DEFLASYON ÖRNEĞİ

Japonya ekonomisi son 30 yıldır deflasyonist bir sarmalda kaldı. Japonya Merkez Bankası'nın faiz oranlarını artırdığı ve konut fiyatlarının patlamasına neden olduğu 1989 yılında başladı. Bu on yıl boyunca, işletmeler borç ve harcamaları azalttıkça ekonomi yılda %2'den daha az büyüdü.

Daniel Okimoto'nun Stanford Üniversitesi'ndeki bir araştırması, uzun zamandır devam eden bu duruma katkıda bulunan diğer 5 faktörü tanımladı:

İktidarın ekonomiyi teşvik etmek için gereken adımları atmaması,

Vergilerin 1997 yılında artırılmış olması,

Bankaların kötü borçları (batık kredileri) defterlerinde tutması,

Yen'in ticari değeri, dolar ve diğer küresel para birimleri karşısında yüksek kaldı. Japonya Merkez Bankası, faiz oranlarını düşürerek enflasyon yaratmaya çalıştı. Ancak yatırımcılar, yen'i en düşük seviyedeyken alıp daha yüksek getiri sağlayan diğer para birimlerine yatırarak bu durumdan faydalanması,

Japon hükümeti yen ticaretini kazanmak için dolar satın alarak çok fazla harcama yaptı. Bu da, gayri safi yurtiçi hasıla oranına % 200'lük bir borç yarattı ve ekonomik büyümeyi negatif yönde etkiledi.

Japonya'nın kültürü çalışanların işten çıkarılmalarını engellediğinden fazla sayıdaki işçi verimliliği de düşürdü. Japonlar aynı zamanda resesyon işaretlerini gördüklerinde fazla harcama yapmayı bıraktılar. Bu nedenlerle Japonya'da hala deflasyon etkisi görmek mümkün.


Kaynaklar:

www.thebalance.com
www.investopedia.com
www.businessnewsdaily.com