PETROL ve GAZ ÜRETİMİ AZALACAK MI?

HİDROKARBONLARIN GELECEĞİ VAR MI?


Uluslararası bankalar tarafından sunulan ve yaklaşık 47 trilyon dolar değerindeki planların tam olarak uygulanması halinde, hidrokarbonların geleceği yok olabilir.


21-23 Eylül'de gerçekleşen New York'taki BM İklim Değişikliği Zirvesi'nde yer alan yaklaşık 130 uluslararası banka, önümüzdeki yıllarda petrol ve gaz sektöründeki desteklerini ve yatırımlarını azaltma taahhüdünde bulundu. Bankacılık grupları, finans kuruluşlarının, yenilenebilir enerjileri teşvik ederken hidrokarbon yatırımlarını azaltarak, Paris Anlaşmasının uygulanmasını tam olarak destekleyeceklerine söz veren, Sorumlu Bankacılık İlkeleri'ni (Principles for Responsible Baking) imzaladılar.

Bu anlaşma, petrol ve gaz şirketleri için dünya çapında büyük bir deprem etkisi yaratacak. Petrol ve gaz üreticilerinin, üretim esnasında çevre üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmaları ya da yeni yatırım kaynakları aramaları gerekecek.

Petrol ve gaz şirketlerinin yeni finansman bulmaları şimdiden zorlaşmaya başladı ve bunun üzerine, 11 trilyon dolarlık bir değeri temsil eden büyük bir kurumsal yatırımcı grup aktif olarak petrol ve gaz varlıklarını elden çıkarmaya başladı bile. Deutsche Bank, ABNAmro, Citigroup, Barclays ve ING gibi uluslararası bankalar da bu anlaşmaya katıldılar. Küresel ısınmaya karşı eylem başlığı altında, en büyük finansal kuruluşlar şu anda petrol ve doğal gaz operatörlerinin önlerini kesiyorlar gibi görünüyor. Aktivist hissedarların ve sivil toplum kuruluşlarının (NGO) etkisi petrol ve gaz sektörünü zorlamaya ve şok etmeye devam edecek gibi görünüyor. Eğer bu anlaşma başarılı bir şekilde uygulanırsa, hidrokarbon sektörü Orta Doğu’daki huzursuzluktan değil, mevcut finansörlerden korkmalı.

Bu konuda en çok etkilenen sektör kömür madenleri olacaktır. Ancak diğer sektörlerin de kömürü izlemesi bekleniyor. Fakat bunlara rağmen bankaların aktif olarak hidrokarbon sektörlerindeki hisselerini azaltmaya çalıştıklarını göstermiyor. Bu gerçekleşseydi, petrol ve gazın geleceğini tamamen zayıflatırdı.

Ek olarak BM'nin banka taahhüdü de geri tepebilir. Dünyadaki hidrokarbon sektörlerinden finansal desteğin kaldırılması, arzın ağır baskı altında kalmasına neden olacak. Petrol ve gaz şirketleri tarafından sadece mevcut üretim hacimlerini aynı seviyede tutmak için değil aynı zamanda küresel talep artışını karşılamak için de üretimi artırmak adına sürekli finansmana ihtiyaç duyuluyor.

YENİLENEBİLİR ENERJİ TALEBİ

Şimdiye kadar, yenilenebilir enerji üretimi, yüksek büyüme rakamları gösterse bile, dünya genelinde yıllık talep artışını karşılamakta yetersiz kalıyor. Giderek artan enerji ihtiyacını karşılamak için hala kömür ve nükleer de dahil olmak üzere geleneksel enerji kaynaklarına ihtiyaç duyulmaktadır. OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) bölgelerinin dışındaki ekonomik büyüme ise bu yükselen talebin gerçek nedenidir ve batıda kullanılan yenilenebilir enerji kaynakları bu konuda hiçbir etkiye sahip değil.

Önümüzdeki birkaç yılda petrol, gaz ve kömür gibi ana enerji kaynakları OECD üyesi olmayan ülkelerde ana enerji kaynağı olmaya devam edecektir. Bu nedenle yenilenebilir enerjiye hızlı bir geçişin OECD üyesi olmayan ülkelerde gerçekleşmesi pek de olası değil. Hidrokarbon şirketlerine finansal desteğin kaldırılması, gelişmekte olan ekonomilerin geleceğine büyük bir darbe etkisi yaratacaktır.

Şu anda, hidrokarbonlar dünyadaki çoğu ülkede ana enerji kaynağı olmayı sürdürüyor. Fakat küresel ekonominin çöküşünü engellemek için daha istikrarlı bir finansmana ihtiyaç var. Hatta bazı rakamlar önümüzdeki yıllarda enerji yatırımına 11 trilyon doların üzerinde bir meblağ gerektiğini gösteriyor.

Hidrokarbonlar üzerindeki mevcut baskı ve şu anda BM'de gösterilen bankaların tek taraflı kararları Paris İklim Anlaşması hariç tutulduğunda bile OECD ülkelerini tehdit ediyor. Çoğu insan için emekli maaşları geleceğin bir teminatıdır ama petrol ve gaz sektöründe gerçekleşecek olan olası bir yıkımının aynı zamanda kendi emeklilik fonlarına da zarar verebileceğini düşünürler. Sektör, onlarca yıldır sağlıklı bir getiri sağladığından petrol ve gaz, emeklilik fonlarının çoğunun temelinde olmuştur. Yani fosil yakıtlardan ayrılmak, şu anda tahmin edilenden çok daha fazla olumsuz etkiye neden olabilir.

Son olarak petrol üreten ülkelerde istikrarsızlaşma petrol gelirleri düşmeye başlar başlamaz ortaya çıkabilir. Batı için bunun temel olumsuz sonucu, büyük bankaların desteklediği geleneksel enerji üreticilerinin batılı olmayan finansmanlara bakması olacaktır. Gelecekteki enerji arzının büyük bir çoğunluğunun Çin ve Rusya gibi OECD üyesi olmayan ülkeler tarafından ödenip sahip olunması küresel anlamda dengelerin ciddi anlamda değişmesine yol açacaktır. Fakat zirvede bulunan ülkeler ve yetkileler, iklim değişikliğini durdurmak ve çevreyi korumak adına ciddi adımlar atacaklarını tek tek belirttiler.

Küresel çapta görülen iklim değişiklikleri ve doğa tahribatı gelecek kuşaklar için ciddi bir tehdit olmayı sürdürürken büyük kuruluşların finansal kaygılarının nasıl sonuçlar getireceği merak konusu.


Kaynak:

www.oilprice.com