OECD TÜRKİYE RAPORU
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), 1 Aralık 2020 tarihinde 2020 yılına dair ekonomik görünümünü aktarmış olduğu bir rapor yayınladı. OECD, koronavirüs pandemisine değinerek virüsün hala dünyayı olumsuz etkilediğini ve kısa vadeli görünümün net olmadığını söylüyor.
"Virüsle en az 6-9 ay daha yaşamak oldukça zor olacaktır. Salgınların devam etmesi muhtemeldir ve hedeflenen koruma önlemleri ile ya da gerekirse tam karantina uygulamaları yapılmak zorunda kalacaktır. Bu da ekonomilerin büyümesini engelleyecektir."
OECD, salgın kontrol altına alınırsa ve 2021'in sonlarına doğru aşı bulunur ve uygulanmaya başlarsa önümüzdeki 2 yıl içinde dünya ekonomisinde kademeli ancak düzensiz bir toplarlanma olmasını öngörüyor.
"Küresel GSYİH'nin 2021'de yaklaşık %4¼, 2022'de ise %3¾ oranında artması bekleniyor."
Peki OECD'nin Türkiye ile ilgili olan kısmında neler aktarılıyor? Detayları yazımızın devamında.
Türkiye'nin Genel Görünümü
Güçlü ekonomik teşvikler ve dış talep ile birlikte Türkiye'de yaz aylarında toparlanma görülmeye başlandığı belirtiliyor. Ancak koronavirüs vakalarının sonbahar aylarında tekrar yükselmeye başlamasıyla politik destek, cari açık, döviz kuru, enflasyon gibi değerlerin küçülmeye gittiği ifade ediliyor.
"GSYİH'nin 2020'de %1,3 daralması; 2021'de %2,9, 2022'de ise %3,2 artması bekleniyor."
"İşsizlik Artacak"
OECD, Türkiye'deki işsizliğin artmasını bekliyor. Cari açığın büyüklüğünü dile getiren OECD, yüksek prim oranlarının ve döviz kurlarındaki değer kaybının üzerinde durdu. OECD'ye göre eğer istikrar odaklı politikalar uygulanırsa, Türkiye yerel ve uluslararası yönde güçlenebilir ve toparlanabilir.
"Pandemi konusunda resmi iletişime dikkat edilmelidir"
OECD, pandemi kapsamında ek karantina uygulamalarının Türkiye'de gerekli olabileceğinin üzerinde duruyor. Bununla birlikte resmi kaynakların iletişimde güven tazemelesi gerektiğinin de altı çiziliyor.
"Pandeminin başlarında görülen başarı, zamanla ivmesini kaybetti. Haziran ayında gevşetilen önlemler nedeniyle vakalar yükseldi. Kasım ayı sonuna kadar yalnızca semptomatik vakalar bildirildiği için pandeminin gerel görünümünü ve sağlık tablosunu izlemek zordu. Sonbaharda ise Türkiye'de keskin bir vaka artışı yaşandı. Ek tedbirler getirilmiş olsa da yeni kısıtlamaların getirilmesi gerekebilir."
"Ekonomi teşvik paketi faydalı oldu"
Raporda, Türkiye'de sağlanan ekonomi teşvik paketinin hanehalkı ve işletmeler için faydalı olduğu söylendi. Bunu söylerken de kamu ve özel bankaların sağladığı ek kredi destekleri de es geçilmedi.
"Cari açık ve enflasyon nedeniyle ortaya çıkan baskılar, döviz kuru ve genel anlamda finans konusunda büyük endişe yarattı. Risk primlerindeki artış ve döviz kurundaki değer kaybıyla karşı karşıya kalan Türkiye, sonbaharda ekonomik duruşunu daha da güçlendirmeye koyuldu. Kamu bankaları kredi genişleme uygulamalarını büyük ölçüde azalttı. Merkez bankası politika faiz oranlarını yükseltti. Efektif fonlama maliyetleri ile merkez bankasının resmi faiz oranı arasındaki fark yatırımcı belirsizliklerine, risk primlerini artırmaya ve döviz kurlarını düşürmeye neden olmuştu. Kasım ayında politika faiz oranındaki keskin artış da dahil olmak üzere, son dönemde istikrar temelli ekonomi ve para politikası açıklamaları yatırımcıların duyarlılığını da artırmış oldu."
Türkiye'de Ekonomik İyileşme Kademeli Ancak Risk Hala Var
OECD'nin açıklamalarında Türkiye'nin 2020'nin son çeyreğinde daralması, sonrasında da kademeli olarak toparlanma yaşayacağı öngörülüyor. Salgının artış göstermesi, nakit akışları, hanehalklarının ve firmalarının sahip olduğu borçların birleşmesiyle özel tüketim üzerinde baskı oluşacağı ifade ediliyor.
"Uluslararası ticaretin baskılanması, ihracatın canlanmasına müsaade etmeyecektir. Yatırımlar da devam eden belirsizliklerden etkilenecektir. Bu nedenle hem aşağı hem de yukarı yönlü riskler mevcuttur. Bölgesel jeopolitik gelişmelere ilişkin belirsizliklere, ekonomi ve para politikalarındaki gelişmelere bağlı olarak yurt içi ve yurt dışındaki güven zayıflayabilir ya da artabilir."
Raporda, aşağı yönlü risklerin ortaya çıkması durumunda döviz kuru, enflasyon ve finansal istikrar üzerindeki baskıların yoğunlaşacağı ve ekonomi yeniden daralma görebileceği belirtiliyor.
OECD, Türkiye'de iyileşme kesin bir şekilde görülene kadar ekonomi teşviklerinin yapılabilmesi için bir alan olduğunu söylüyor ve şu anda kamu ve imtiyazlı kredilerle sağlanan desteklerin bir kısmının daha şeffaf, geçici nakit transferlerine dönüştürülebileceğinden bahsediyor.
"Böyle bir desteğin şeffaflığını artırmak ve güven sağlamak için parasal ve mali politikaları tutarlı ve güvenilir bir makroekonomik politika çerçevesinde uygulanması gerekir. İstihdam için gereken maliyetleri azaltmak ve esnek istihdam türlerini teşvik etmek, daha yüksek kalitede iş yaratılmasını kolaylaştıracaktır."
Kaynak: https://www.oecd-ilibrary.org/economics/oecd-economic-outlook/volume-2020/issue-2_39a88ab1-en