AVRUPA EKONOMİSİNE KİM ZARAR VERİYOR?

Almanya, Avrupa ekonomisine zarar veriyor.

Ne yapmalı?

Alman maaşlarını yükseltmeli!


Almanya çok az ithalat yaptığı için, diğer ülkeler ihracatının karşılığını ödemek için borca ​​giriyorlar. Bir düşünceye göre daha yüksek ücretler ise bunu tam tersine çevirebilir.

Kasım ayının başlarında, Avrupa Merkez Bankası’nın başkanı Christine Lagarde, Berlin’de eski Alman maliye bakanı Wolfgang Schäuble’ye zor zamanlarda olağanüstü başarılar elde ettiği için Ehren-Victoria’nın ödülünü verdi.

Genel olarak baktığımızda Almanya'nın baskın olan görünümü şöyledir: Küresel ekonomik kargaşanın ve Güney Avrupa'nın yanlış mali yönetiminin derdini çeken koruyu bir melek. Fakat birçok kişi için bunun tam tersi doğru: Schäuble, Almanya ve Avrupa ekonomisi için yıkıcı bir güç olmuştur. 2000'li yılların başından bu yana kasıtlı olarak hükümetlere ve Güney Avrupa’nın geleceğine zarar vermekle kalmadı, aynı zamanda Alman ekonomisini de kendi sorunlarına doğru iten yüksek cari işlemler fazlasıyla rekor kırdı.

ALMANYA'NIN İTHALAT/İHRACAT DURUMU NASIL?


Bir cari işlem fazlası, bir ülkenin ihracattan elde ettiği kazanç ithalatına harcadığı tutarı aştığında gerçekleşir. Peki bu iyi bir şey değil mi? Almanya için değil.

Almanya’nın cari işlem fazlasının en belirgin yan etkisi, Avrupa ekonomisinden gelen talebi karşılamasıdır. BMW'ler, aspirin ve endüstriyel robotlar Almanya'dan Avrupa'nın geri kalanına gönderilirken paralar da Almanya'ya akıyor. Fakat Almanya, ihracattan önemli ölçüde daha az ithalat yaptığı için elindeki para geri dönemiyor ve elinde sıkışıp kalıyor.

Almanya’nın merkez bankasından gelen verilere göre, 2008’den bu yana, Almanya’nın cari işem fazlası her yıl Avrupa'nın geri kalanından ortalama 110 milyar Avro (94 milyar Avro) daha fazla çıkıyor.

Almanya çok az ithalat yaptığı için, diğer Avrupa ülkeleri de Alman ihracatı için sürdürülebilir bir şekilde ödeme yapacak kadar kazanamıyor. Bunun yerine, bu borçlar Alman borç veren kişi/kurumlara veya yatırımcılara varlık satılarak ya da onlardan borç alınarak ödeniyor. Örneğin 2017'de, diğer AB ülkelerindeki haneler ve şirketler Alman bankalarına ve bağlı ortaklıklarına yarım trilyon Euro borçluydu ve Yunan devleti Alman Fraport'a 14 bölgesel havaalanı satmak zorunda kaldı.

Ama artık hem varlık stokları hem de borç verenlerin sabrı tükenmiş vaziyette. Bu noktada, bir “uyum krizi” ortaya çıkacaktır: Almanya, diğer ülkelerin borçlarını geri ödemelerine izin vermek için büyük açıklar vermeye istekli olmadıkça, Alman bankaları kredilerden zarar görecek ve Bavyera fabrikaları müşterilerin ödeme yapamaması sebebiyle iş yapamaz hale gelecek.

Alman hükümetinin bu duruma tepkisi kırıntıları halının altına süpürmekten farksız. Tüm bu cari işlem fazlası özel Alman şirketlerinin başarısından kaynaklanıyor. Doğru ya da yanlış; önemli olan, Almanya’nın ihracat fazlasının sebepleri değil sonuçlarıdır.

ALMANYA NE YAPMALI?


Öyleyse Alman hükümeti ne yapmalı? Kendi işçilerinin ücretlerinde artış yapmalı. Bu artış neden işe yarasın peki? Çünkü ücretlerin artması tüketimi arttırır. Ücretlerin artması ihracatı artırmadığından ceplerinde daha fazla para olan Almanlar daha fazla yabancı mal satın alacaklar ve cari işlemler açığı artacak.
Tabii bunu gerçekleştirmek kolay değil. Cari işlem fazlası gerçekte Almanya'daki ekonomik eşitsizliğini daha da kötüleştiriyor. IMF'nin de gösterdiği gibi, ihracat sektörü karları küçük bir gruba tahakkuk etme eğiliminde. Fakat bu eşitsizlik iktidardaki Hristiyan Demokrat Birliği (CDU) ve Sosyal Demokratların seçmenlerini etkilemiyor; yani, işletme sahibi aileler ve sendikalı işçiler.

Tarihçi Adam Tooze'nin Deluge adlı kitabında da gösterdiği gibi, ABD'nin ihracat fazlası, savaşlar arası ekonomik istikrarsızlığın en büyük sebebiydi. İngiltere, Fransa ve Almanya, birinci dünya savaşından kalan borçlar nedeniyle aşağı doğru sürükleniyorlardı. Bu ülkeler savaş borcu nedeniyle sadece ABD’den aldığı borçlarla ayakta kalabiliyordu.

Bugün, o zamanlar olduğu gibi, alternatif bir yola başvurmak da mümkün: dengeyi yeniden sağlamak için ücretleri artırmak. Bu yola başvurur mu hükümet belli değil. Almanya’nın ihracata olan bağımlılığı bu konuda soru işaretleri doğursa da kendi tarihine dair farkındalığının olması da umut verici kabul edilebilir. Teknik resesyondan da çıkmasıyla birlikte güçlü bir ekonomi politikasıyla önce kendisini sonra Superman gibi Avrupa'yı da kurtarabilir.


Kaynak:

theguardian.com