Davranışsal Finans Teorisi Nedir?

Davranışsal Finans, finansal piyasa sonuçlarını ve anormallikleri etkileyen psikolojik faktörlerin incelenmesidir. Bu psikolojik etkiler ve önyargılar, finansal aracılar ve yatırımcılar tarafından borsayı etkileyen irrasyonel karar vermenin kaynağı olabilir.


Piyasada işlem yapan yapay zekalar, robotlar varken ani çökmelerin ya da anlık fırlamaların yaşanması aslında mümkün olmamalı. Ancak piyasayı sadece bunlarla açıklayamıyoruz. Bu tip anomalilerin altında yatan temel sebep yatırımcıların kararları ve değişen yatırım davranışlarıdır. Dolayısıyla sadece piyasa verileri ile piyasayı anlamak pek mümkün değil. İnsanı da anlamak gerekiyor.


Davranışsal Finans Teorisi göreceli olarak yeni bir teori sayılır. 20. yüzyılda popülerliği artan bu teorinin fikir babaları Daniel Kahneman ve Amos Tversky’dir.


Davranışsal Finans Teorisi’nde amaç piyasaların köklü verimsizliklerine ve bununla ilgili insan psikolojisinin rolüne biraz ışık tutmaya çalışmanın yanı sıra geleneksel finans teorileri ile tüketicilerin ve yatırımcıların gerçek davranışları arasındaki boşluğu kapatmaktır. İnsanlar tarafından var edilmiş piyasalardaki bozulmaları, öngörülemeyen hareketlilikleri ve bunların altındaki nedenleri anlamak için bu alan çok önemlidir. Bu sayede yatırımcılar bu anomalilere daha iyi tepki verebilir hale gelebilirler.


Kahneman ve Tversky'nin (1979) Beklenti Teorisi üzerine öncü çalışması, psikolojinin finansal pratisyenlerin davranışları üzerindeki etkisi üzerinde önemli etkilere sahipti ve Kahneman için bir Nobel ödülü ile sonuçlandı.


Basitçe söylemek gerekirse, Beklenti Teorisi, kazançlara kıyasla kayıpların asimetrik değerlendirmesini tanımlar. Başka bir deyişle, kaybetmekten duyduğunuz acı, kazanmaktan aldığınız zevkten daha güçlüdür. Duygular sayılarla ifade edilebilirse, 20 dolar kaybetmenin verdiği “acı”, bundan çok daha fazlasını kaybetmiş gibi hissettiriyor. 20 dolar kazanmanın verdiği mutluluk miktarı ise sadece 20 dolar kazanmanın verdiği mutlulukla sınırlı kalır.


Davranışsal finansın kendini en belirgin gösterdiği pratik “Sürü Davranışı”dır. Sürü davranışı, davranışsal finansın gerçek dünyaya önemli bir uygulamasıdır. Kendi analizlerinden çok duygularını takip ettikleri için çoğunluğun davranışını taklit etmek bireylerin alışkanlığıdır. Gerçekten de, yatırımcılar diğer yatırımcıların yaptıklarını algıladıkları şeyi takip ettiklerinde, mantıksız bir şekilde hareket ederler. Ne yazık ki, “kalabalığın bilgeliği” finansta geçerli değil. 2000'lerin başında herkes dotcom şirketlerinden satın aldığında, bu iyi bir fikir olduğu anlamına mı geliyordu? Deneyimler, hep birlikte büyük hatalar yapabileceğimizi gösterdi.


İnsanlar her zaman rasyonel değildir ve bu gerçeğe göre hareket edebilmek için bu psikolojik önyargıların farkında olmamız gerekir. Klasik finans teorileri, finans akademisyenleri arasında geniş çapta kabul görmüş olabilir, ancak sadece geleneksel finans teorisine odaklanmanın sitemi tamamen anlama konusunda yetersiz kaldığı görülmüştür. Gerçekten de geleneksel finans, ortalamalar ve varyanslar, getiriler ve olasılıklar gibi istatistiksel sonuçlara ve sayılara odaklanır. İnsan yanılgıları dikkate alınmaz.


Davranışsal finans ise, daha ampirik bir yaklaşımla, insan psikolojik davranışlarını rasyonalize etmeye çalışmadan, onları anlamaya çalışarak inceleyerek dikkatleri yeniden insanlara çevirmiştir. Unutmayalım ki, tüm finansal hareketler insanların eylemleri tarafından belirlenir ve bunlar da çok irrasyonel zihinler tarafından belirlenir.