RESESYON NEDİR?

Resesyon, ekonominin en az altı ay boyunca önemli ölçüde düşüşe geçmesi anlamına gelir. Diğer bir deyişle "durgunluk" demektir. Ulusal Ekonomik Araştırmalar Bürosu (NBER), resesyonu “birkaç aydan fazla süren, yayılan ve düşüş gösteren ekonomik faaliyet dönemi dönemi” olarak tanımlamaktadır. NBER, resesyonun başladığını veya durduğunu bildiren kar amacı gütmeyen özel bir kurumdur.

Stagflasyon, resesyon ve enflasyonun birlikte görüldüğü  duruma verilen addır. Stagflasyonda ekonomideki işsizlik oranı artarken fiyatlar da  hızla yükselir. Konuyla ilgili detaylı bir analiz için Mert Yılmaz'ın videosunu izleyebilirsiniz:


RESESYON GÖSTERGELERİ


Resesyon, belirli bir bölgedeki genel ekonomik faaliyette görülen önemli bir düşüşü ifade eden makroekonomik bir terimdir. Tipik olarak, GSYİH tarafından istihdam gibi aylık göstergelerle birlikte yansıtıldığı gibi, art arda iki çeyrek ekonomik düşüşün ardından tanınmaktadır. İşletmeler, yatırımcılar ve kamu görevlileri, resesyonların başlamasının tahmin edilmesine veya onaylanmasına yardımcı olabilecek çeşitli ekonomik göstergeleri izler fakat resmi olarak NBER tarafından ilan edilir.

Resesyon yıkıcıdır. Bazen %10 gibi yüksek bir oranda işsizlik yaratabilir. İşsizlik oranı arttıkça, tüketici alımları da azalmaktadır. İşletmeler iflas etmeye başlar.
Birçok resesyonda, insanlar ipotek ödemelerini karşılayamayacakları zaman evlerini kaybeder. Genç nüfus mezuniyetten sonra iyi bir iş bulamaz.

En önemli gösterge reel GSYİH'dir. Reel GSYİH denmesinin sebebi ise enflasyonun etkilerinin ortadan kaldırılmış olmasıdır. Reel GSYİH büyüme oranı negatife döndüyse resesyona işaret ediyor olabilir. Ancak bazen büyüme negatif olur, daha sonraki çeyrekte pozitif yöne doğru gidebilir.

Borsa, resesyonun bir göstergesi değildir. Hisse senedi fiyatları, halka açık şirketlerin beklenen kazancını yansıtmaktadır. Yatırımcıların beklentileri bazen çok iyimser ve bazen çok kötümser olmaktadır. Bu borsayı ekonomiden daha değişken hale getirir. Resesyon olduğunda, borsa ayı piyasasına girer. Eğer çok sayıda yatırımcı ekonomiye olan güvenini kaybederse borsada görülecek bir çökme de resesyona neden olabilir.

Ekonominin birçok çeyrekte yavaşlayan fakat yavaşlamaya rağmen olumlu bir büyüme göstermesi durumunda resesyon yaşandığını söyleyebiliriz. Bu durumda genellikle dörtte bir oranında negatif büyüme gerçekleşir. Ardından birkaç çeyrekte pozitif bir büyüme ve ardından gelecen başka bir çeyrekte negatif büyüme görülür.
Resesyon genellikle 9-18 ay kadar sürer fakat etkisi uzun ömürlü olabilir.

Kaynak: wsj.com

RESESYONUN NEDENLERİ


Çok sayıda ekonomik teori, ekonominin uzun vadeli büyüme eğiliminden ve geçici bir durgunluk dönemine neden ve nasıl düştüğünü açıklamaya çalışır. Bu teoriler; ekonomik faktörlere, finansal faktörlere veya psikolojik faktörlere dayalı olarak sınıflandırılabilir.

Bazı ekonomistler, endüstrilerdeki gerçek değişikliklerin ve yapısal değişimlerin ekonomik durgunlukların ne zaman ve nasıl gerçekleştiğini en iyi şekilde açıkladığına inanmaktadır. Örneğin, jeopolitik bir krize bağlı olarak petrol fiyatlarındaki ani ve sürekli bir artış, birçok sektörde aynı anda maliyetleri artırabilir veya devrim niteliğinde yeni bir teknoloji, her iki durumda da yaygın bir resesyonu tetikleyen tüm sektörleri hızla eski hale getirebilir.

Bazı teoriler ise resesyonları finansal faktörlere bağlı olarak açıklamaktadır. Bunlar genellikle ya durgunluktan önceki ekonomik dönemlerde kredi ve finansal riskin aşırı büyümesi ya da durgunlukların başlangıcında ya da her ikisinde de para ve kredide görülen küçülmeye odaklanır.

Psikoloji temelli resesyon teorileri, durgunluğun neden meydana geldiğini ve durgunluk ortamının derin karamsarlığına bakma eğilimindedir.

Resesyonla ilgili tek iyi şey enflasyonu iyileştirmesidir. Federal Reserve (FED), resesyonu tetiklemeden enflasyonu engelleyecek kadar ekonomiyi yavaşlatma konusunda daima denge kurmak zorundadır. Genellikle Fed bunu maliye politikasının yardımı olmadan yapar.

Bir resesyon, yeterince uzun sürerse depresyona neden olabilir. Depresyon resesyonun aksine birkaç yıl sürer. Durgunlukta işsizlik % 10'a yükselebilirken depresyonda bu oran çok daha fazla olabilir. Örneğin, 1929'dan 1939'a kadar süren Büyük Buhran döneminde, işsizlik oranı 1933'te %25'e ulaşmıştı.

DÜNYADA RESESYON


Sanayi Devrimi'nden bu yana, çoğu ülkede uzun vadeli makroekonomik eğilim ekonomik büyüme olmuştur. Bununla birlikte, bu uzun vadeli büyümenin yanı sıra, büyük makroekonomik göstergelerin uzun vadeli büyüme eğilimlerine geri dönmeden önce, 6 yıllık zaman dilimlerinde birkaç yıl öncesine kadar yavaşlayan veya hatta tamamen azalan performans gösterdiği kısa vadeli dalgalanmalar/resesyonlar olmuştur.

2008 Ekonomik Krizi buna iyi bir örnektir. 2008'in son iki çeyreğinde ve 2009 yılının ilk iki çeyreğinde dört ardışık negatif GSYİH büyüme görülmüştü. Resesyon, 2008 yılının ilk çeyreğinde GSYİH'nın %2,3 oranında azalmasıyla başladı. Çoğu resesyondan farklı olarak önce konut talebi azalmaya başladı. Sonuç olarak çoğu uzman, yeni bir resesyon başlangıcı değil de bunun sadece konut problemi olduğunu düşünüyordu. Fakat gerçekler bambaşkaydı:

2008 yılında GSYİH üçüncü çeyrekte %2,1, dördüncü çeyrekte %8,4 daralmıştır. 2009 yılında ilk çeyrekte %4,4, ikinci çeyrekte %0,6 daralmıştır. İşsizlik Ekim 2009'da %10'a yükseldi. Konut fiyatları% 10 düştü. NBER, 2009’un üçüncü çeyreğinden itibaren resesyon ilan etti. Bu, Büyük Buhran'dan bu yana görülen en uzun resesyon oldu: 18 ay.

Bir başka örnek de 2001 resesyonudur. Bu resesyon durgunluk tanımına uymuyordu, çünkü iki ardışık daralma çeyreği yoktu. Ancak NBER, Mart 2001'den Kasım 2001'e kadar resesyon olduğunu açıklamıştı.

TÜRKİYE RESESYONDA MI?


Mahfi Eğilmez, 31 Mayıs 2019 tarihli "Türkiye Krizde Mi?" adlı yazısında Türkiye'nin bir resesyondan ziyade slumpflasyonda olduğunu söylüyor:

"Türkiye ekonomisi 2019 yılının ilk çeyreğinde yüzde 2,6 oranında küçülme yaşadı. 2018 yılının son çeyreğinde yaşanan yüzde 3 oranındaki küçülmeden sonra bu üst üste yaşanan ikinci küçülmeyi gösteriyor. Bu açıdan bakıldığında resesyonu andırıyor olsa da enflasyonun ve işsizliğin çok yüksek olması bu durumu resesyondan çıkarıp slumpflasyonun çerçevesine sokuyor. Bir ekonomide enflasyon olgusu yaşanırken ekonomi küçülüyorsa o ekonomide slumpflasyon (enflasyon içinde küçülme) hali var demektir". *


Kaynak:

thebalance.com
investopedia.com
*https://www.mahfiegilmez.com/2019/05/turkiye-krizde-mi.html